
Ümit Özdağ: Yargı Muhalefete Yönelik Bir Araç Olarak Kullanılıyor
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, son dönemde muhalefete yönelik artan yargı operasyonlarını sert bir dille eleştirdi. Özdağ, “Uzunca bir süredir iktidar tarafından uygulanan düşman ceza hukuku uygulaması neticesinde Anayasa’nın 10. maddesinin adeta tasfiye edildiği ülkede yaşıyoruz” diyerek, hukukun eşitlik ilkesinin fiilen askıya alındığını vurguladı.
Ankara – RDGündem.com | 11 Ekim 2025
Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Türkiye’nin siyasi atmosferindeki gerilimi bir kez daha gündeme taşıdı. Son günlerde muhalefet partilerine yönelik peş peşe gelen yargı soruşturmaları ve tutuklamalar üzerine açıklama yapan Özdağ, yargının iktidar eliyle muhalefeti susturmak için bir araç haline getirildiğini savundu. Özdağ’ın açıklaması, özellikle CHP’li belediyelere yönelik operasyonlar bağlamında dikkat çekti.
Özdağ, sosyal medya hesabından ve çeşitli platformlarda yaptığı paylaşımlarda, “düşman ceza hukuku” kavramını sıkça kullanarak, muhaliflere karşı uygulanan hukuki süreçlerin adaletsiz olduğunu ifade etti. “Uzunca bir süredir iktidar tarafından uygulanan düşman ceza hukuku uygulaması neticesinde Anayasa’nın 10. maddesinin adeta tasfiye edildiği ülkede yaşıyoruz” diyen Özdağ, Anayasa’nın eşitlik ilkesini (Madde 10) hatırlatarak, muhaliflerin sistematik bir şekilde hedef alındığını belirtti. Bu madde, “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” hükmünü içeriyor.
Son Dönemdeki Yargı Operasyonları ve Özdağ’ın Tepkisi
Özdağ’ın açıklaması, özellikle İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik son operasyonla örtüşüyor. Operasyonda, CHP’li belediye yöneticileri ve personeli gözaltına alınırken, Özdağ bu süreci “milli birliğimizi tahrip eden” bir uygulama olarak nitelendirdi. Benzer şekilde, CHP İstanbul İl Başkanlığı’na atanan kayyum ve diğer muhalif belediyelere yönelik tutuklamaları da eleştiren Özdağ, “Siyasetin hukuk eliyle şekillendirilme girişimleri en sonunda hep başarısızlığa uğramıştır” dedi.
Zafer Partisi lideri, daha önceki paylaşımlarında da bu konuya değinmişti. Örneğin, 2 Eylül 2025’te CHP İstanbul İl Başkanlığı önündeki polis kuşatmasını yorumlarken, “Düşman ceza hukuku uygulamalarının hakim olduğu ve anayasanın kısmen askıya alındığı demokratik hukuk devletinin yok edilmeye çalışıldığı bir ortamda sağduyu ve stratejik zeka ile hareket edilmesi gerektiğine inanıyorum” ifadelerini kullanmıştı. Özdağ, AK Parti’nin iktidarını koruma amacıyla muhalefeti engellemeye çalıştığını savunarak, “Muhalefet bütün hukuksuzluklara rağmen tahrikler ile kurulmak istenen kumpasa karşı sabırla ve akılla hareket etmelidir” çağrısında bulundu.
Özdağ’ın eleştirileri, sadece CHP ile sınırlı kalmadı. Kendi partisine yönelik medya ambargosu ve Silivri Cezaevi’ndeki 148 günlük tutukluluğunu da “düşman ceza hukuku”nun bir örneği olarak anlattı. 24 Nisan 2025’te paylaştığı bir gönderide, Kayseri’deki olaylarla ilgili iddianamenin hazırlanma sürecini karşılaştırarak, HDP’li Selahattin Demirtaş’ın davasındaki hızlılığı ile kendi dosyasındaki gecikmeyi vurguladı: “Bu olaylarla ilgili olarak Selahattin Demirtaş hakkındaki iddianame 68 günde hazırlandı. Bu olayla ilgili olarak Ümit Özdağ hakkındaki iddianame 78 günde hazırlandı.”
“Apartheid Rejimi Gibi: Eşit Hukuk İstiyoruz”
Özdağ, eleştirilerini uluslararası örneklerle de zenginleştirdi. 18 Nisan 2025’te, Rasim Ozan Kütahyalı’nın gözaltı sürecini kendi tutukluluğuyla kıyaslayarak, “Bize ırkçı beyazların 1970’lere kadar ABD’de siyah Amerikalılara yaptığı muameleyi yapmayın” dedi. 10 Nisan 2025’te ise, “Anayasa ve yasaların bütün yurttaşlara tanıdığı hakları muhalefet mensupları için fiilen askıya almak ülkemizi apartheid rejimi altındaki Güney Afrika’ya dönüştürmektir” ifadesini kullandı.
Zafer Partisi Genel Başkanı, bu uygulamaların ekonomik istikrarsızlığa da yol açtığını belirtti. 5 Temmuz 2025’te bir açıklamada, “Düşman ceza hukuku uygulamaları sona ermeden, hukukun üstünlüğü sağlanmadan politik istikrar ve ekonomik büyüme mümkün değil” diyerek, net rezervlerin erimesi ve enflasyon hedeflerinin tutturulamamasını yargıdaki siyasi baskıya bağladı.
Muhalefetten Destek, İktidardan Sessizlik
Özdağ’ın açıklamalarına muhalefet kanadından destek geldi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile yaptığı telefon görüşmesinde, İstanbul İl Başkanlığı kuşatması konusunda benzer endişeleri paylaştığını belirten Özdağ, 6 Temmuz 2025’te Özel’i ziyaret ederek CHP’li belediyelere uygulanan hukuka itirazını iletti. 1 Temmuz 2025’te ise, Mansur Yavaş’a destek ziyareti sırasında benzer ifadeleri kullandı.
İktidar cephesinden ise Özdağ’ın iddialarına doğrudan bir yanıt gelmedi. Ancak, Adalet Bakanlığı ve RTÜK’ün muhalif medyaya yönelik yaptırımları (örneğin Sözcü TV’ye 10 gün yayın yasağı), eleştirileri daha da alevlendirdi. Özdağ, 28 Mart 2025’te bu yasağı “düşman ceza hukuku anlayışının yargıdan idareye sıçradığının en açık kanıtı” olarak nitelendirdi.
Zafer Partisi’nin Çağrısı: Adalet ve Eşitlik
Zafer Partisi, Özdağ’ın açıklamaları doğrultusunda, “Hakimler var” sloganıyla bir kampanya başlattı. Parti, “Zafer iktidarında kuvvetler ayrılığı daha da güçlü tesis edildiğinde hep beraber 81 ilimiz için ‘Hakimler var’ diyeceğiz” mesajını verdi. Özdağ, son olarak 26 Eylül 2025’te, “Türkiye’de iki türlü hukuk vardı, yandaşlara uygulanan Hukuk ve muhalefete uygulanan Düşman Ceza Hukuku” diyerek, gençlik kolları aracılığıyla konuyu kamuoyuna taşıdı.
Uzmanlar, Özdağ’ın “düşman ceza hukuku” kavramını sıkça kullanmasının, Türkiye’deki yargı bağımsızlığı tartışmalarını uluslararası boyuta taşıyabileceğini belirtiyor. RDGündem.com olarak, bu gelişmeleri takip etmeye devam edeceğiz. Adaletin tecellisi için muhalefetin sesi kısılmamalı; eşitlik ilkesi, Anayasa’nın temel taşı olarak korunmalıdır.
RDGündem.com Editör Kurulu
İletişim: gundem@rdgundem.com