
Motoru ABD Yapımı KAAN: Yerli ve Milli mi, Yoksa AKP’nin Seçim Malzemesi mi?
30 Eylül 2025, Ankara – Türkiye’nin savunma sanayiindeki en iddialı projelerinden biri olan beşinci nesil savaş uçağı KAAN, yıllardır “yerli ve milli” sloganlarıyla iktidar tarafından göklere çıkarılıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Haziran 2025’te “48 adet KAAN Endonezya’ya ihraç edilecek” açıklaması, iktidar medyasında büyük yankı uyandırmıştı. Temmuz sonunda Jakarta’da imzalanan anlaşma, ortak üretim planlarıyla birlikte zafer naraları attırdı. Ancak, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ABD ziyaretinden dönerken yaptığı itiraf, projenin en kritik zayıflığını gün yüzüne çıkardı: Uçağın motoru hâlâ ABD’ye bağımlı ve CAATSA yaptırımları nedeniyle lisanslar askıda.
Bu gelişme, KAAN’ın sadece teknik bir proje olmadığını, aynı zamanda siyasi bir araç haline geldiğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Muhalefet ve gazetecilerden gelen sert eleştiriler, projenin “seçim malzemesi” olarak kullanıldığını vurguluyor. Peki, KAAN gerçekten Türkiye’nin savunma bağımsızlığını simgeliyor mu, yoksa 2028 seçimleri öncesi vitrin süslemesi mi? Detaylara inelim.
ABD’ye Bağımlılık Resmileşti: Fidan’ın İtirafı
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 26 Eylül 2025’te New York’ta gazetecilere verdiği demeçte, ABD Kongresi’nin KAAN için gerekli olan General Electric F110 motorlarının ihracat lisanslarını bloke ettiğini açıkça dile getirdi. Fidan’ın sözleri şöyle:
“Şu anda almayı beklediğimiz F-35 ve KAAN’ın motorları var. Amerikan Kongresi’nde bekletiliyor. Motorlar gelmeden üretime başlayamayız. Lisanslar durmuş durumda.”
Bu açıklama, CAATSA (Countering America’s Adversaries Through Sanctions Act) yaptırımlarının hâlâ yürürlükte olduğunu ve Türkiye’nin S-400 alımı nedeniyle ABD ile yaşadığı gerilimin savunma projelerini vurduğunu doğruluyor.
Fidan, alternatif arayışlara işaret etse de, uzmanlar KAAN’ın mevcut tasarımının F110 motoruna göre optimize edildiğini, Rusya veya Çin’den alternatiflerin kısa vadede mümkün olmadığını belirtiyor.
Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB), test aşamalarında 20 adet ek F110 motoru için lisans beklediklerini doğruladı. Ancak, bu bağımlılık, Erdoğan’ın “yerli ve milli uçtu” iddialarını gölgeliyor. Proje başlangıcında planlanan 45 adet ilk KAAN için 90 motor alımı anlaşması yapılmış, ancak Cumhurbaşkanı’na “yerli motorla” sunulduğu iddia ediliyor.
Prestij Krizi: Endonezya Anlaşması Tehlikede mi?
KAAN’ın uluslararası vitrini olan Endonezya ihracatı, projenin en parlak yüzü olarak lanse ediliyordu. Temmuz 2025’te imzalanan mutabakat zaptı, 48 adet KAAN’ın satışını kapsıyor ve değeri 12-15 milyar dolar arasında tahmin ediliyor.
TUSAŞ Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu, ilk teslimatların 2030’lu yıllarda yerli motorla yapılacağını vurgulamıştı.
Ancak Fidan’ın açıklaması sonrası diplomasi kulisleri karıştı. Endonezya’nın, motor belirsizliği nedeniyle teslimat takviminin askıya alınabileceğini ve tazminat talep edebileceği konuşuluyor.
TUSAŞ yetkilileri, ihracat uçaklarının yerli motorla donatılacağını savunurken, ABD’nin blokajı NATO içindeki gerilimi artırıyor.
Endonezya, stratejik çeşitlendirme amacıyla projeye yatırım yapmışken, gecikmeler Jakarta’yı kızdırabilir.
Yerli Motor İçin Bekleyiş: 2032’ye Kadar F110 Dönemi
TUSAŞ’ın resmi açıklamalarına göre, yerli motor TF-35000 (veya TF6000 olarak da anılan) 2026’da testlere girecek, seri üretim ise 2028’de başlayacak.
Block-10 versiyonu için ABD yapımı F110 motoru kullanılacak; yerli motor entegrasyonu en erken 2032’de Block-20’de mümkün olacak. Bu, KAAN’ın şu anki prototiplerinin 1970’ler teknolojisi F110 ile uçtuğu anlamına geliyor – Erdoğan’ın “beşinci nesil milli uçak” diye övdüğü araç, temelde F-16 motoru taşıyor.
TRMotor’un çalışmaları hız kesmeden sürse de, uzmanlar tam bağımsızlığın 10 yıl alacağını öngörüyor. TUSAŞ, projenin planlandığı gibi ilerlediğini iddia etse de, motor krizi üretim hattını yavaşlatıyor.
Muhalefetten Sert Eleştiri: “Sülün Osman Şapka Çıkarırdı”
İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, sosyal medyada paylaştığı videoda iktidarı topa tuttu. Çömez’in sözleri:
“KAAN’ı tamamen yerli ve milli diye pazarladınız ama motoru bile dışarıdan. Deneme uçuşunu çakma motorla yaptınız. Endonezya’ya 48 motorsuz uçak satıyorsunuz. Adamlar tazminat istemeyecek mi? Sülün Osman hayatta olsa şapka çıkarırdı bu yaptıklarınıza.”
Çömez, Fidan’ın itirafını “zeki olmayan bir hata” olarak nitelendirerek, projenin propaganda aracı haline geldiğini savundu. Benzer eleştiriler CHP’den de geldi; Ali Mahir Başarır, dışa bağımlılığın faturasının millete kesildiğini belirtti.
Yılmaz Özdil: “Bu Uçak Propaganda Uçağı”
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, köşesinde KAAN’ı sertçe eleştirdi:
– Motorunun ABD üretimi F-16 motoru olduğunu hatırlattı.
– Aviyonik sistemlerin (radar, navigasyon, sensörler) %80’ini oluşturan elektroniklerin yabancı olduğunu vurguladı; sadece kanopi ve iniş takımlarının yerli üretilebildiğini söyledi.
– “50 yıllık bir motoru alıp 5. nesil milli uçak diye pazarlıyorsunuz. Bu uçak savaş uçağı değil, AKP’nin seçim propagandasıdır.”
Özdil, projenin 2030’lardan itibaren F-16’ları değiştirebileceğini kabul etse de, bugünkü haliyle “seçim şovu” olduğunu iddia etti.
Seçim Malzemesi Haline Getirilen Savunma Sanayii
KAAN, TUSAŞ’ın 2010’da başlattığı uzun soluklu bir proje. Maliyeti milyarlarca doları bulan çalışma, teknik zorluklar ve uluslararası yaptırımlarla boğuşuyor. İktidar, henüz seri üretime geçmemiş başarıları seçim meydanlarında överken, gerçek tablo bağımlılık ve gecikmeleri gösteriyor. X platformunda (eski Twitter) tartışmalar alevlendi; bazı kullanıcılar “algı operasyonu” diye savunurken, diğerleri “KAAN’ı baltalamayın” çağrısı yaptı.
AKP’li yorumcular gibi Cem Küçük, Erdoğan’a yanlış bilgi verildiğini öne sürerek iç hesaplaşma sinyali verdi. Ancak, muhalefet bu durumu “ontolojik yalan” olarak görüyor.
Sonuç: Gerçek mi, Seçim Vitrini mi?
KAAN, Türkiye’nin savunma sanayiindeki cesur bir adım şüphesiz. Ancak mevcut haliyle – ABD motoruna bağımlı, aviyonik sistemleri yabancı, üretim bağımsızlığı sınırlı – “yerli ve milli” unvanını hak etmiyor. Fidan’ın itirafı, ABD’nin kapısında beklemeyi resmileştirirken, Endonezya anlaşması prestij riski taşıyor. İktidarın KAAN’ı her fırsatta seçim malzemesi yapması, hem içeride güven kaybı hem dışarıda diplomatik kriz yaratıyor.
Bugün KAAN, teknik bir zaferden ziyade AKP’nin “her şeyi vitrine koyma” alışkanlığının simgesi. Gerçek bağımsızlık için sabır ve şeffaflık şart. Yoksa, “uçtu” denilen proje, motor beklerken yere çakılabilir.
rdgundem.com – Bağımsız Haber, Gerçek Gündem





