
Verin Yetkiyi Demişti!
“Verin yetkiyi, bu işi nasıl çözeceğim görün” sözleri hâlâ kulaklarımızda çınlarken, son bir haftada mazota 8.5 TL, benzine ise 4.5 TL zam geldi. Artık sadece arabayı değil, ekmeği, peyniri, domatesi dahi hesaba kitaba dökerek alır olduk. Çünkü akaryakıta gelen her zam, mutfağımıza, soğutucuya, hatta cebimizdeki nefese kadar yansıyor.
Bir zamanlar litre fiyatı 5 TL’yi geçtiğinde “böyle ekonomi mi olur?” diye konuşulurken, bugün mazot 45 TL’ye dayandı. Üstelik bu artışlar sadece döviz ya da brent petrol fiyatlarıyla açıklanamaz durumda. Vergi yükü, ÖTV artışları ve ekonomi yönetimindeki belirsizlik, zamların arkasındaki asıl gerçekleri işaret ediyor.
Mazota gelen 8.5 TL’lik zam, sadece nakliyeciye yük olmuyor; çiftçinin tarlasına, esnafın rafına, memurun öğle yemeğine kadar her yere dokunuyor. Benzindeki 4.5 TL’lik artış da özel araçla işe gitmenin artık bir lüks olduğunu gösteriyor. Bu zamlardan sonra milyonlarca insan “araba mı satsak, bisiklet mi alsak?” diye kara kara düşünüyor.
Verilen yetkinin sonuçlarını görüyoruz. Ancak görülen; çözüm değil, derinleşen kriz, azalan alım gücü ve büyüyen çaresizlik. İnsanlar artık seçimden seçime değil, zamdan zama uyanıyor.
Peki ya çözüm? Artan fiyatlara karşı gerçekçi bir ekonomi politikası, üretimi destekleyen bir yaklaşım ve en önemlisi halkın refahını önceleyen bir anlayış olmadan, bu döngüden çıkmak mümkün değil.
“Verin yetkiyi” dediniz, verdik. Şimdi sıra sizde: Bu yangını kim söndürecek?
—
İstersen yazının tonunu daha sert, mizahi ya da daha akademik hale de getirebilirim. Nasıl devam edelim?