HaberlerYaşam

TARİHİN EN ESKİ YAZILI DESTANI: GILGAMIŞ DESTANI

 

TARİHİN EN ESKİ YAZILI DESTANI: GILGAMIŞ DESTANI

Gılgamış Destanı, insanlık tarihinin en eski yazılı destanı olarak kabul edilir ve Sümer uygarlığının dünya edebiyatına bıraktığı en önemli eserlerden biridir. Mezopotamya topraklarında, günümüzden yaklaşık 4 bin yıl önce ortaya çıkan bu destan, yalnızca edebi bir eser değil, aynı zamanda mitoloji, din, felsefe ve insanlık tarihine dair derin bilgiler içeren bir kaynaktır. Kral Gılgamış’ın ölümsüzlük arayışını, dostluk, kahramanlık ve insan olmanın anlamını sorguladığı bu destan, insanlığın evrensel temalarını ele alır.

Gılgamış ve Tarihsel Gerçeklik

Tarihi kayıtlar, Gılgamış’ın Güney Mezopotamya’daki Uruk (bugünkü Irak sınırlarında Warka) şehir devletinin beşinci kralı olduğunu belirtir. Ancak bu bilgiler yarı mitolojik nitelik taşır. Muazzez İlmiye Çığ’a göre, Gılgamış’ın adı Sümer dilinde “her şeyi görmüş” veya “büyük işler başarmış” anlamına gelir. Sümer Krallar Listesi’nde Gılgamış’ın adı geçer ve burada 126 yıl hüküm sürdüğü belirtilir, bu da mitolojik yönünü güçlendirir.

Destanın ilk yazılı hali, Sümerce olarak kil tabletlere çivi yazısıyla kazınmıştır. Akadlar, Asurlular ve Babilliler tarafından da benimsenen destan, bu uygarlıkların dillerine çevrilerek geniş bir coğrafyada aktarılmıştır. Destanın günümüze ulaşan en kapsamlı versiyonu, Asurbanipal’in Ninova’daki kütüphanesinden çıkarılmış olan 11 tablet ve bir ek tablettir.

Destanın Özeti: Ölümsüzlük Arayışı ve İnsanlık

Gılgamış Destanı, büyük bir kahraman olan Gılgamış’ın insan olmanın sınırlarını aşma çabasını anlatır. Başlangıçta zorba bir kral olan Gılgamış, tanrılar tarafından yaratılan Enkidu ile tanışır. İlk başta düşman olan bu iki karakter, zamanla birbirlerine derin bir dostlukla bağlanır. Gılgamış ve Enkidu birlikte ormanların bekçisi Humbaba’yı öldürür, tanrıların öfkesini çekerler. Bu olaylar, Enkidu’nun ölümüne ve Gılgamış’ın ölümsüzlüğü arayışına yol açar. Ancak destanın sonunda Gılgamış, ölümsüzlüğü elde edemeyerek insan olmanın kaçınılmaz sonu olan ölümü kabul eder.

Nuh Tufanı ve Gılgamış

Gılgamış Destanı’nın 11. tableti, Nuh Tufanı anlatısıyla dikkat çeker. Tufan, Sümerlerin Utnapiştim adlı karakteri üzerinden anlatılmıştır. Tanrılar tarafından insanlığa verilen bir ceza olan bu tufan, daha sonraki kültürlerde (örneğin Tevrat ve Kur’an’da Nuh Tufanı olarak) benzer anlatılarla yer bulmuştur. Bu yönüyle destan, Mezopotamya mitolojisinin diğer inanç sistemlerini etkilediğini gösterir.

2011 yılında Süleymaniye Müzesi’nde ortaya çıkarılan bir tablet, destana 20 yeni satır eklemiş ve destanın bilinmeyen yönlerini aydınlatmıştır. Araştırmacı Andrew George, bu yeni satırların, Babil destanlarında nadir görülen doğa tasvirlerini içerdiğini belirtmiştir.

Gılgamış ve Felsefi Yansımalar

Gılgamış Destanı’nın ölümsüzlük arayışı, yalnızca mitolojik bir hikâye değil, aynı zamanda varoluşsal bir sorgulamanın yansımasıdır. İnsanlık tarihinin ilk kahramanı olarak kabul edilen Gılgamış, ölümsüzlüğün aslında bir yanılsama olduğunu ve insanın ölümlü doğasına rağmen yaşamını anlamlı kılması gerektiğini fark eder.

Prof. Samuel Noah Kramer, Sümer mitolojisini ve Gılgamış Destanı’nı “medeniyetin beşiği” olarak nitelendirir. Kramer’a göre, destan yalnızca Sümerlerin dünya görüşünü değil, aynı zamanda insanoğlunun evrensel mücadelelerini ve endişelerini de yansıtır.

Gılgamış’ın Modern Etkisi

Gılgamış Destanı, yalnızca antik bir eser olarak kalmamış, modern edebiyat ve sanat dünyasında da ilham kaynağı olmuştur. Albert Schweitzer, destanı insanlığın etik değerlerini anlamadaki ilk adım olarak tanımlamıştır. Destanın ana temaları, bugünkü edebi eserlerde, tiyatro oyunlarında ve sinema yapımlarında yankı bulmaya devam etmektedir.

Sonuç

Gılgamış Destanı, insanlık tarihinin en eski yazılı destanı olarak, yalnızca geçmişin değil, bugünün ve geleceğin de bir aynasıdır. Dostluk, ölüm, ölümsüzlük ve insan olmanın anlamı gibi evrensel konuları ele alarak, her dönemde insanoğlunun varoluşsal sorgulamalarına ışık tutmuştur. Sümerlerin bu büyük mirası, insanlık tarihinin en önemli kilometre taşlarından biri olarak yaşamaya devam ediyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu