Tanrıları, kralları, heybetli ülkeleri…
Heykelleri, şanları, şöhretleri
Görkemli şehirleri.
Savaşları, kanları, kılıçları
Tarihleri…Hepsi onların eserleri.
İşte ben,
Zeus’un oğlu Dionysos,
Kadmos’un kızı Semele’nin,
yıldırım dolu şimşekler içinde doğurduğu tanrı, Thebai toprağına ayak basıyorum. Tanrılığımdan soyunup insan suretine girdim…
Ben ,
Lydia’nın altın ovalarından geliyorum.
İran’ın güneşten kavrulan kırlarını,
Bakkha’ların uzun surlarını;
Media’nın buzlarla örtülü topraklarını,
saadet diyarı Arabistan’ı,
tuzlu denizin kıyılarında uzanan,
bütün Asya ülkesini,
Barbarlarla Hellen’lerin karışık yaşadığı,
güzel hisarlarla süslü şehirleri dolaştım.
Oralarda korolarımı topladım;
dinimi, ayinlerimi öğrettim;
şimdi kendimi Hellen’lere tanıtmak istiyorum. Hellen toprağında Bakkha’ların
keskin çığlıklarıyla çınlattığım,
kadınlarının çıplak vücutlarını
ceylan postlarıyla sarıp,
ellerine thyrsos’u, sarmaşıklı asayı verdiğim
ilk şehir Thebai oldu….
Bakkhalar korosu:
Asya topraklarından geldim,
yüce Tmolos’u aştım, tanrımız Bromios uğrunda durmadan, yorulmadan koşuyorum , Euhoi diye bağırarak Bakkhos’un şerefine..
Mitoloji sözlüğü