HaberlerHikayeler

gölgedeki yabancı: Hikaye

 

gölgedeki yabancı: Hikaye

Gecenin karanlığı her zamankinden daha yoğun, rüzgâr ise soğuk ve ısrarcıydı. Ormanın derinliklerinden gelen uğultular, doğanın sıradan sesleri gibi görünse de, o gece farklıydı. Herkesin bildiği, ancak kimsenin konuşmadığı bir efsanenin yeniden dirildiği geceydi bu.

Kasabanın hemen dışında, eski bir köy yolunun sonunda terk edilmiş bir kulübe vardı. Bu kulübenin adı bile anılmaktan kaçınılırdı. Yıllardır oraya kimse gitmemişti, çünkü gölgelerde bir yabancı yaşardı. Kimse onun kim olduğunu, nereden geldiğini veya ne istediğini bilmiyordu. Ancak bir gerçek kesindi: O yabancı yalnızca geceleri ortaya çıkar, gölgelerden beslenirdi.

Leyla, kasabanın gençlerinden biri, cesaretini toplayarak bu kulübeye gitmeye karar verdi. Herkesin korktuğu şeyin gerçek olup olmadığını öğrenmek istiyordu. Arkasında bıraktığı uyarılara ve dualara aldırmadan, el feneriyle ormanın derinliklerine daldı. Yol boyunca ayağının altında çatırdayan yaprakların sesi, kalbinin hızlı atışına eşlik ediyordu.

Kulübenin kapısına ulaştığında, içini tarif edilemez bir ürperti kapladı. Kapı hafifçe aralıktı ve içeriden bir soğuk dalga yayıldı. Leyla derin bir nefes alarak içeri girdi. Kulübe neredeyse boştu; yalnızca köşede eski, tozlu bir sandalye duruyordu. Ancak asıl dikkatini çeken şey, duvarda asılı olan büyük, eski bir aynaydı. Aynanın yüzeyi çatlaklarla doluydu ve bir şey, sanki aynanın içinden ona bakıyordu.

Bir anda gölgeler hareketlenmeye başladı. Kulübenin köşelerinden karanlık bir figür belirdi. Gözleri parlayan yabancı, sessizce Leyla’ya doğru yaklaşıyordu. Ne bir ses çıkarıyor ne de bir nefes alıyordu. Leyla geri adım attı, ama gözlerini ondan ayıramıyordu. Yabancının bakışı donuk ama hipnotikti.

“Beni çağırdın,” dedi yabancı, sesi yankılanarak. “Buraya gelen her ruh, bir sır bırakır. Şimdi senin sırrını öğrenmenin zamanı geldi.”

Leyla konuşmaya çalıştı, ama boğazından tek bir kelime bile çıkmadı. Aynanın yüzeyi birdenbire dalgalandı, sanki bir su yüzeyi gibiydi. Leyla’nın yansıması yavaşça aynadan kayboldu, yerine yabancının figürü geçti.

O anda Leyla, bu dünyadan koparıldığını hissetti. Kulübe yok oldu, kasaba yok oldu. Karanlık bir boşluğun içinde yalnızca gölgeler ve yabancı kaldı. Artık Leyla, efsanenin bir parçasıydı. Gölgelerin içinde kaybolan bir yabancı daha…

Kasabaya geri dönen olmadı. Ancak o geceden sonra, kulübenin civarından geçenler, karanlıkta Leyla’nın adının fısıldandığını duyduklarını söyler oldular. Gölgeler artık daha da yoğunlaşmıştı ve bir yabancı daha, kasabaya musallat olmuştu.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu