HaberlerHikayeler

Gece Yarısı Gelen Misafir…

 

İlgili Makaleler

**Gece Yarısı Gelen Misafir**

Kasabanın sakin bir köşesindeki eski bir ahşap evde, soğuk ve karanlık bir kış gecesi yaşanıyordu. Rüzgar, dışarıdaki çıplak ağaçların dallarını sertçe sallıyor, yağmur damlaları pencerelere tokat gibi çarpıyordu. Gökyüzünde ne bir yıldız ne de ay ışığı vardı; sanki dünya, karanlığın içine gömülmüştü. Bu sessiz ve izole atmosferde, yalnız yaşayan Melih, şöminenin karşısında oturmuş, yavaşça sayfalarını çevirdiği eski bir kitabın içine dalmıştı.

Evin içi sıcacıktı, odun ateşinin çıtırtısı, saat tik taklarıyla uyumlu bir melodi oluşturuyordu. Ancak bu huzurlu an, aniden gelen güçlü bir kapı tıklatmasıyla bölündü. Melih başını kaldırıp dinledi, çünkü böyle bir saatte kimsenin kapısını çalması beklenmezdi. Tıklatma, ikinci kez daha kuvvetlice tekrarlandı. Endişeyle ayağa kalktı ve pencereye doğru ilerledi. Dışarı baktığında ise fırtınanın ötesinde hiçbir şey göremedi.

Kapıya yaklaştı, yavaşça aralık bıraktığı kapıyı açtı ve dışarı baktı. Gözlerine inanamadı. Karşısında, incecik bir pelerin giymiş, solgun bir yüzle genç bir kadın duruyordu. Saçları omuzlarından aşağıya ıslak bir örtü gibi dökülüyordu. Titreyen bir sesle, “Yardımınıza ihtiyacım var,” dedi. Melih, bu beklenmedik misafiri içeri davet etti. Kadın, minnetle gülümsedi ancak yüzündeki garip bir hüzün ve derin bir yorgunluk ifadesi dikkat çekiyordu.

Melih’in merakı giderek artıyordu. Kadının kim olduğunu, bu saatte neden burada olduğunu öğrenmek istiyordu. Ancak, kadının konuşmaları hep yüzeysel ve eksikti. Adını bile söylemekte tereddüt ediyordu. Sadece, “Gece uzun olacak, Melih Bey,” diyerek ürpertici bir şekilde gülümsedi.

Gecenin ilerleyen saatlerinde, garip olaylar gerçekleşmeye başladı. Şöminenin alevleri birden sönüyor, eski saat duruyor ve evin içi aniden buz gibi soğuyordu. Kadın, Melih’e dönüp, “Bu gece, geçmişten gelen bir borcu ödemek için buradayım,” dedi. Ancak Melih, ne kastettiğini anlamıyordu. Kadının söyledikleri, sadece zihnini daha çok bulandırıyordu.

Gecenin sonunda, kadının gözleri derin bir karanlığa dönüştü. Gülümsedi ve “Görüşmek üzere, Melih” dedi. Kapıyı çarparak evden çıktı. Melih donakalmıştı, bir daha o kadını hiç görmedi. Ancak her gece yarısı, saat tam o an geldiğinde, kapısında aynı üç tıklatma yankılanırdı. Kapıyı her açışında ise dışarıda kimseyi göremezdi.

Melih için o gece yarısı gelen misafir, sonsuza kadar unutamayacağı bir hatıranın ve ürpertinin başlangıcı oldu.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu