İsmail Küçükkaya Yazdı: NASIL NORMALLEŞECEĞİZ?
İnsanlara sürekli olarak nasıl yaşaması gerektiğini söylüyorlar. Üstelik bol dini motiflerle gerekçelendirerek topluma YAŞAM BİÇİMİ öneriyorlar. Dayatıyorlar demiyorum daha o noktada değiliz; neyse ki.
Nasıl yaşayacağımızı söylüyorlar.
Ama bu ekonomik koşullarda NASIL GEÇİNECEĞİMİZİ açıklayamıyorlar.
Son zamanlarda hepimizi dehşete düşüren olaylara tanıklık ediyoruz. Birbirinden bağımsız gibi görünen bu olayların nasıl bir iklimden beslendiğini görmemizi istemiyorlar. Bunun konuşulmasını önleyecek mühendislikler uygulanıyor.
Bir şiddet sarmalının içindeyiz.
Ekonomik koşullar bunda ana etken değil mi?
Enflasyonist ortam, gelir dağılımı adaletsizliği
ve derin yoksulluk etkili değil mi?
Daha da kötüsü tüm bunları kanıksamamamızı bekliyorlar.
Bir şiddet döngüsünün içindeysek bunda hukuksuzluğun, adaletsizliğin rolü yok mu?
Cezasızlık kültürü, yapanın yanına kar kalması gibi olgular acaba halka nasıl yansıyor? Toplumun psikolojisini ne yönde etkiliyor?
Son yıllarda giderek yaygın biçimde ne görüyoruz? Mafya yapılanmaları. Organize suç
Örgütleri, Kolay yoldan para kazanma modelleri, yasa dışı bahis, gösteriş ve şatafat; görgüsüzlük. Maalesef gençlerin rol modelleri değişti.
Toplum hasta
Bireyler gibi toplumlar da bazen sağlığını kaybedebiliyor. Özellikle de ruh sağlığını…
Şiddet sarmalını siyasi kutuplaşma besliyor.
Hedef göstermeler… Ağır ithamlar..
Şiddeti normalleştirmek istemiyorsak siyaseti normalleştirmeliyiz.
Katman katman bakalım:
Düşünelim; toplumsal şiddetin ekonomik boyutunda neler var?
Çalışanlarım yüzde 60’ı asgari ücretle çalışıyor.
Peki asgari ücretin tamamını versek kiralık ev bulabiliyor muyuz?
Eğitim? Geleceğe dair tek umudumuzdu. Fırsat eşitliği kaldı mı?
Liyakata dayalı bir sistemden bahsedebiliyor muyuz?
Gelecek korkusu yaygınlaştı. Umutsuzluk arttı. Ana zeminde bu yatıyor.
Vahşetin bin bir yüzünü tecrübe ediyoruz. Ve acının. Maalesef.
2 yaşındaki Sıla da 8 yaşındaki Narin de…
Ezgi apartmanında veya İsias otelde yakınlarını yitirenler de, iskeleden düşüp ölen 79 yaşındaki işçi ve atanmayan öğretmenler de, İliç’te Soma’da yitirdiklerimiz de.. Öldürülen kadınlar da. Hepsi. Şiddet, vahşet boyutunu aldı. Çözüm toplumsal. Ve siyasal. Toplumun ruh sağlığını tedavi etmeli. Ama teşhis etmeden tedaviye nasıl başlayacağız ki? NASIL NORMALLEŞECEĞİZ?